Hiç kimse 2 eşit şartlardaki kaplumbağın yarışından birisinin kazanmasını yadırgamaz, Ama herkes bir tavşanla kaplumbağ yarışında tavşanın yarışı kaybetmesini sorgular. Güzel ülkemiz tam da o tavşan diyebiliriz. Nasıl oluyor da kaplumbağın gittiği mesafeyi biz gidemiyoruz, yolumuzdan sapıyoruz, saçma sapan duraklarda dinlenerek vakit öldürüyoruz, nasıl olouyorda bizden daha küçük tarım arazisine sahip ülkeler bizden daha çok ihracat yapıyor, nasıl oluyor da bizden daha az nüfuslu ihtiyarların gelirleri bizimkinden yüksek? Aynı soruya; elinde purosu ile nutuk atacak yüksek makamdaki yöneticilerimizde mevcut, elinde cigarası ile kahve köşesinde iş arayan vatandaşımızın da atacağı nutuklar var ama sade...
Bazılarını bir tebessüm mutlu eder, Kimine Cem yılmazı getirsen burun kıvırır. Kimi insanı bir omza dokunmak memnun eder, Kimi insanı omzunun üstünde taşısan, başına ayaklarını basmak ister. Birazına günaydın demek mutlu eder, Bir çoğuna şiir yazsan, kafiyesini beğenmez. Kimi insan varlığına saygı duyulması memnun eder, Kimi insanlar sadece ben konuşayım, sazı elinden bıraktığı an boşlukta suratını asar. Çok azını beynini temizleyip iki dakika dinlemek mutlu eder, Çoğunu bütün varlığınla dinlersin, daha çok dinle, sadece ben var olayım ister. Kimi insana hatasını söylersin, teşekkür eder, ders çıkarır memnun olur, Kimilerine hatalarını söylersin, ilk fırsatta tepene çökmek planının peşine düşer, Çok azını översin, yerin dibine girer, yapma böyle şeyler, bizlik bir şey yok der, Çok çok fazlası ise senin övmene gerek bırakmadan, ortalığı yalar yutarlar, yine de mutlu olmaz. Kimisi bilgi paylaşır, ekmek paylaşır mutlu olur, Kimisine canını versen, külünü den...