Çift halinde avlanan sansar, eşini kaybetmenin üzüntüsüne ek;
açlığın verdiği yorgunun etkisiyle olmalı ki, yaptıklarının yanlış olduğunu
düşünmeye başladı ama işin açıkçası iç güdüsel olarakta, kendi içinde kendine
toz kondurmakta istemiyordu.
Avlanmak istiyordu doğrusu bizim parlak derili sansar, Bir
an aklına tak etti. Ya bizim yan komşu dağ kedisiyle takılmak vardı ne güzel,
hem sadık, hem dost canlısı, hemde hergün yiyecek bir şeyler buluyordu.
Sansar bitkin halde vardı dağ kedisinin kapsına. Komşu dedi!
Dağ kedisi kaldırdı yavaşça gözlerini, dikti sansarın göz bebeklerinin içine,
birazda mırıldandı içiden. Yine de sessiz ve tok bir sesle, Hoş geldin, hangi
kurnazlıklar attı seni buralara dedi sansara.
Sansar efendi direk uzatmadan teklifte bulundu! Birlikte avlanalım.
Ne avlanırsak sen pay et. Dağ kedisi hiç istifini bozmadan dinledi. Tabi dinlerkende
kafasından deli sorular geçirdi! Yinede sabırla dinledi. Acıdı. Üzüldü. Dayanamadı.
Komşuluk hakkı var dedi. Teklifi kabul etti. Ama asla avlanma kuralının dışına
çıkmayacaksın sözü aldı ve avlanma kurallarını saydı.
1.Asla aç gözlülük yapmayacaksın.
2.Niyetin avlanmak olacak, hırsla hareket etmeyeceksin.
3.Amacın karın doyurmak olacak, asla fazlasına göz
dikmeyeceksin.
4.Büyümeden büyük olmaya çalışmayacaksın.
5.Aç kalacaksın ama asla alçalmayacaksın. Demiş ve avlanma
kurallarını bitirmiş.
Sansarda açlığın verdiği rehaveletle kabul etmiş. Etmiş ama
etmesine pek içinede sinidirmemişti.
Dağ kedisi almış sansarı, bir köy kümesine götürmüş sansarı.
Bak sansar kardeş burda 40 tane tavuk var, birisini alıp gideceğiz, bir tavuk
ikimize de yeter, aman ha hırsa kapılıp şu gördüğün bekçi köpeğine yakalanma
diye tembihlemiş. Sen buralarda yenisin bugün ben avlayayım, birlikte yiyelim,
yarın sen avlarsın birlikte yiyelim demiş. Gitmişler kümese.
Dağ kedisi tereyağdan kıl çeker gibi almış getirmiş bir
tavuğu, çoban köpeğinin ruhu bile duymamış. Yemişler güzelce tavuğu. Doyurmuşlar.
Doymuşlar doymasına ama Sansar ilk günden düşünmeye
başlamış. Ya bu iş ne kadar kolaymış diye başlamış cin fikirle düşünmeye. İç güdüleri
dürtüklemiş. Duramamış yerinde. İçi içini yemiş. Dağ kedisinin uyumasını
beklemiş. Dağ kedisi uyur uyumaz gitmiş kümesin yanına.
Bekçi köpeğinin gözleri kapalı, tavukların kimisinden ses
geliyor ama diğerleri hep mışıl mışıl uyuyor.
Sansar dikmiş kafasını havaya, girmiş kümese, Girmiş ama girmesine
ama karnı tok. Gözü aç. Bir tavuğu boğazlamış, almış çıkmış dışarıya, bir daha
girmiş ama tavuklar ürkmüş, hep bir ağızdan başlamışlar gıdaklamaya, sansar
efendi ses çıkaranı boğazlamış, sesini yükseltenin çökmüş depesine, bir , iki,
üç derken kümesin yarısını telef etmiş. Çoban köpeği kümesten gelen seslere
kulak kesilmiş. Gitmiş kümesin başına başlamış beklemeye. Sansar doymak
bilmeyen gözüyle şu tavukları bir dışarı çıkarayım, daha sonra kalanının işini
hallederim diye başlamış düşünmeye. İkinci tavuğu çıkarırken, bir hırıltı ve
sert bir pati gelmiş kafasının ortasına olduğu yere yığılmış. Kümesin halini
gören çoban köpeği parçalara ayırmış sansarı…
Dağ kedisi uyumuştu, uyumasına ama sansara güvenmediği için
o da geldi. Dağ kedisi prensiplerini unutmadan sadece izledi, izledi, izledi…
Kaldırdı başını, gözlerini parçalara ayrılmış sansarın
üzerine dikti ve aklından avlanma prensiplerini geçirdi. Tekrardan
1.Asla aç gözlülük yapmayacaksın.
2.Niyetin avlanmak olacak, hırsla hareket etmeyeceksin.
3.Amacın karın doyurmak olacak, asla fazlasına göz
dikmeyeceksin.
4.Büyümeden büyük olmaya çalışmayacaksın.
5.Aç kalacaksın ama asla alçalmayacaksın.
hem acıdı sansara hem kızdı, ahmak! ahmak işte dedi. Tok
karnıyla, yuvasının yolunu tuttu.
Yorumlar
Yorum Gönder